29 Nisan 2009 Çarşamba

YAŞAMBOYU ÖĞRENME

Yaşam Boyu Öğrenmede Motivasyonun Önemi
Jale ÇOLAKOĞLU*

Yaşam boyu öğrenme nedir? Güdülemenin öğrenmedeki rolü nedir? Dilerseniz bu konuya öğrenim ve eğitim arasındaki farkı irdeleyerek yeniden bakalım.
Bilindiği gibi eğitim, kişiyi belli bir konuda bilgi ve bilim dalında yetiştirme ve geliştirme olarak tanımlanır.
Öğretim ise “herhangi bir meslek, sanat ya da iş için gerekli bilgi, beceri ve alışkanlıkların elde edilmesi amacıyla yapılan çalışmalardır.”
Bu iki kavram arasındaki temel farklılık; öğrenim deyince sadece iş, meslek ve sanat konuları ile sınırlı iken, eğitim bunların dışındaki konuları da kapsayarak, bizlere insan olmanın erdemi, birey olmanın gerekleri ve yurttaşlık bilincini vermeyi amaçlar.
Değişen dünya koşullarında beklentiler eğitim açısından nelerdir?
Yeni dünya düzeninde yerel dinamiklerin, ekonomik kalkınma ve bölgesel gelişme sürecindeki önemi artmıştır.
Küresel piyasanın dinamik olarak izlenmesi, örgüt yapılarında esneklik ve maliyet kontrolü gibi önemli olgular, geleneksel bölge anlayışını değiştirerek yeni bir bölge yaklaşımı oluşturmakta ve dünya da aynı zamanda ülkemizde bölgesel kalkınma politikaları, etkin bir kurumsallaşmanın sağlanması, devlet-özel sektör bağlantısının güçlendirilmesi, çevre korumasının dikkate alınmasının yanında arazinin kullanımı, yerel girişimciliğin desteklenerek, sosyal dengenin sağlanmasıdır. Yapılan çalışmalara her toplum kademesinden yeni bir gözlükle bakmanın zamanıdır. Bu gözlük evrensel bakış açısını da beraberinde getirmektedir.
Yeni teknolojik gelişmeler, hızlı değişim, toplumların bilgi toplumu hâline gelmesine ihtiyaç göstermekte ve her şey eğirimde düğümlenmektedir. Millî eğitim sistemimiz içinde herkes için yaşam boyu öğrenmenin gerekliliği bir kez daha vurgulanmıştır.
Geleneksel toplumlarda bireyin hayatını kazanma konusu gündeme geldiğinde ailenin yönlendirmesiyle hayatını kazanmak için yapacağı iş aşağı yukarı belirlenmiştir. Şimdi ise* “Stick-Shift” deyimiyle anlatılmaya çalışılan, değişime sür’atle ayak uydurmak durumunda kalan toplumlarda bireye yüklenen sorumluluktur. Birey hayatını kazanabilmek, geçim sıkıntısını bertaraf edebilmek için sür’atle teknolojinin gerektirdiği bilgi ve beceriye sahip olmak zorundadır. Yoksa, yokluk kapıda beklemektedir.
Her kademe ve yaştaki bireyin ekonomiye katkısının olması beklenmektedir. AB ve OECD ülkeleriyle olan iletişimimizde sosyal farklılıkları en aza indirici politikaları her alanda fonksiyonel olarak uygulamaya koymaya ihtiyaç vardır. İnsan gücü profili artık değişmiştir.
Bilgi toplumları, yaşam boyu öğrenme becerilerine sahip bireylere ihtiyaç duymaktadırlar. Yaşam boyu eğitimi gerçekleştirmek sadece şu ana kadar okullarda edinilen bilgi ve beceriyle sınırlı kalmamaktadır.
Gündeme bilgisayar girmiştir. Önceleri bireylere okur-yazar olmak yetiyordu. “Ben ne istenirse yaparım” sloganı bireye ekmek kapısı açabiliyordu. Artık bu slogan yerini vasıflı iş gücüne terk etmiştir. Çağımızda, şimdiye kadar edinilmiş kavramları yeniden tarif etmek gerekmektedir. Örneğin; okuryazarlığı ele alalım. Önceleri bu kavram metin ve sayısal okur-yazarlıkla sınırlı iken şimdi bu kavramı yeniden tanımlamak gerekmektedir. Okur-yazarlık denince; metin okur-yazarlığı, doküman okur-yazarlığı, sayısal okur-yazarlığı, bilimsel okur-yazarlık, teknolojik okur-yazarlık anlaşılmaktadır. Bunun yanısıra, bireysel rehberlik, farkına varmadan öğrenme ve bilgiyi sadece bilmeyi değil kullanmayı, en önemlisi de bilgiye ulaşmayı ve öğrenmeyi öğrenmek gibi kavramları da beraberinde getirmesidir.
Öğrenmeyi öğrenmek nasıl gerçekleştirilebilir?* Bunu şöyle sıralamak mümkündür:
• Çeşitli kaynaklardan bilgiye ulaşma,
• Bilgiyi problem çözme, karar verme ve plânlama amacıyla kullanma,
• Bilgiyi günlük yaşamda kullanma,
• Bilgisayarın bilgiye erişebilecek bir araç olarak görülmesini sağlama, vb.
Bilindiği gibi küreselleşmeyle birlikte iş alanlarının dağılımı da değişmekte, beceri sahibi olmadan iş sahibi olunamamaktadır. Birey artık “her işi yapabilirim” sloganıyla iş bulamamaktadır. Süregelen iş geleneği değişmiştir. Özetle “Çalışma yapısal değişim geçirmektedir.’
Bu aşamada çözülmesi gereken problemler bulunmaktadır.
Çözülmesi gereken problem nedir?
Ülkemizde eğitim, toplumsal ve ekonomi politikası hedeflerini gerçekleştirme de Yaşam Boyu Öğrenmenin önemi bilinmekte ve uzun süredir bunu destekleyici önermeler özellikle ekonomik alanda yapılmaktadır.
Küreselleşme sürecinde dünyada değişen koşullara uyum, rekabet, insan kaynaklarının geliştirilmesi, küresel piyasanın dinamik olarak izlenmesi, örgüt yapılarında esneklik ve maliyet kontrolü gibi önemli olgular olarak yaşamımızı etkilemektedir.
Küreselleşme hızı, serbest ticaret, mevcut nüfus yaşı, değişen iş koşulları gerek ülkemizde gerekse gelişmiş ülkelerde benzeri görülmemiş problemleri de beraberinde getirmektedir.
İş alanlarının dağılımı değişmekte, beceri sahibi olmadan yapılan işler yok olmaktadır. OECD ülkelerinde, her yıl yaklaşık % 18 oranında işçi işini kaybetmekte ve işini koruyabilmek için daha fazla bilgi ve beceriye ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca süregelen geleneksel yapıya karşılık devletler ve işverenler yaşam boyu öğrenme edebiyatı yaparak, artan işsizlik, ücret adaletsizliği, rutin ve riskli işleri göz ardı ederek öncelikle işçilerin işe alınabilirlik niteliklerine daha esnek bakabilmektedirler. *Prof. Frank Coffield (‘Yaşam Boyu Öğrenme’ gelecek yılların eğitim politikasının en önemli konusu olacak.) demişti. Blair (1998)de ‘Eğitim sahip olduğumuz en iyi ekonomi politikasıdır.’ diyerek Meslek edinme ve yeniden eğitim almanın önemine değinmiştir.
Gerçek şudur ki ‘Yüksek ve sürekli işsizlik, düşük ücret çalışan nüfusun önemli bir bölümünü oluşturmakta ve toplum içinde risk grubunu oluşturmaktadırlar. Onlara zamanında ve etkili bir çözümle yaklaşılması zarurî hâle gelmiştir.
Niçin ‘Süregelen iş geleneği’ değişime uğradı? Bunu irdelediğimiz zaman karşımıza çıkan hususları şöyle sıralayabiliriz:
1. Küreselleşme: Yeni bilgi ve iletişim teknolojisi uzmanlaşmayı da her geçen gün çalışma gündemine taşımaktadır.
2. Demografik gelişme: Gelişmiş ülkelerde çalışan kesimin yaş oranının yüksekliğinin, gelişmekte olan ülkelerde ise yeni yetişen neslin ülke nüfusunun % 50’sinin üstünde olmasıdır.
Çalışmanın yapısal değişim geçirmekte olduğu ortadadır. Peki, yapılması gereken nedir? Bireylerin her bilgi ve beceri birikimini yenilemesine ihtiyaç vardır. Kilit cümle “Yaşam boyu öğrenme”dir. Bireyin sürekli öğrenmeye açık olması için öğrenme heyecanını hissetmesi gerekmektedir. Öğrenmeye isteklilik, okul yıllarında alınan eğitimle edinilir.
Motivasyonun Önemi
Eğitimin bütün kademelerinde fizikî alt yapı ve insan gücü eksikliklerinin devam etmesi eğitimin kalitesini olumsuz etkilemektedir.
Genç bir nüfus yapısına sahip olan ülkemizin 2000 yılı itibariyle nüfusu 65.3 milyon civarındadır. 0-14 yaş grubu nüfusun % 30’unu teşkil etmekte 15-64 yaş grubu nüfusu % 64’ünü teşkil etmektedir.
Bu durumda, herkese eğitim ve öğretim İmkânı sunabilecek ortamın yaratılması yüksek öğretime geçişte* yığılmaların önlenmesi, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve etkin bir yönlendirme sisteminin kurulmasına ilişkin düzenlemelerde yetersiz kalınmıştır.
Eğitim sistemi dışında kalan çocukların tamamının çıraklık eğitim kapsamına alınması sağlanamamıştır. Örgün ve yaygın eğitimin dışında kalan çocukların sosyal ve ekonomik yönden uygun olmayan şartlarda çalışması, bunların ruh ve beden sağlıklarını olumsuz yönde etkilediği gibi insan kaynaklarının da verimsiz kullanımına neden olmaktadır.
Ülkemizde eğitim, herkes için yaşam boyu öğrenme yaklaşımıyla bilgiye ulaşma yol ve yöntemlerini öğreten etkin bir rehberlik hizmetini içeren eğitimin tüm evrelerinde yatay ve dikey geçişlere imkân veren, piyasa meslek standartlarına uygun, üretime dönük, yetki devrini esas alan istisnasız tüm öğrenciler için fırsat eşitliğini gözeten bir sistem bütünlüğü içerisinde yeniden düzenlenmektedir.
Meslekî teknik eğitim programlarının meslek standartlarına dayalı olarak çalışma hayatı ile işlevsel iş birliği içinde geliştirilmesi zorunludur. Çünkü, hızlı teknolojik değişimle birlikte, belki de 2010 yılında linear kariyerler yok olacak ve gençler için bilmediğimiz şu anda mevcut olmayan iş alanları açılacaktır. *Stick-shiff’le gelen çalışma düzeninde uzmanlık büyük gayretler sonucunda ulaşılabilecek öğrenimi ve eğitimi gerektirecektir. (Claxton, 1999)
Yeni teknolojilerin, ekonomik gelişmelerin beraberinde getirdiği gerçekler meslek edindirme aşamasında gençlere gerek okul hayatında gerekse yaşam boyu öğrenmeyi yeterince güdülemektedir. Ancak, imkânsızlıklar nedeniyle yeterli eğitim alamayan, ailevî ve kişisel problemleri veya ilâç bağımlılığı gibi kötü alışkanlıklar yüzünden okumayı sevmeyen yüzlerce genç ve yaşlı bireyin yeniden öğrenmeye güdülenmesi gerekmektedir. Hızlı zaman akışı, çağı yakalama ve dünya ile birlikteliği koruma ve işsizliğe çözüm yolları arayışı, bireyleri öğrenmeye yeniden güdüleyen etken olmaktadır.
Gençleri motive etmek ve eğitim standardını artırmak için neler yapılabilir?
Toplumda yaşam boyu öğrenme anlayışının benimsenmesini esas alan her türlü yaygın eğitim imkânı geliştirilecek, özellikle üniversiteye girmeyen gençlere kısa yoldan beceri kazandırma ve meslek edindirme faaliyetleri artırılacak, mahallî idarelerin, gönüllü kuruluşların ve özel sektörün bu konudaki faaliyetleri özendirilecektir.
Uluslar arası çalışmalarda görüldüğü gibi hiçbir faktör tek başına eğitimin başarıya ulaşmasını sağlayamaz. *Andy Green, 1997, tarafından yapılan eğitim araştırmasında çıkan sonuçlara göre;
“Şimdiye kadar göstergelerde yer alan hiçbir veri, gerek sınıf sayısı, eğitim harcamaları, seçilmişlik, gruplara ayırma politikası, öğretme stilleri, bazı konuların öğrenilmesinde gereken zaman, sonuçları itibarıyla ülkelerin başarısını sistematik olarak etkilemektedir. Çeşitli ülkelerde eğitim süreci sonunda gelinen nokta, ülkelerin kendi iç dinamiklerinde eğitimi etkileyen faktörlerle ve diğer toplumsal meselelerle ilgilidir. Eğitimde başarılı olduğunu ileri süren ülkelerde, öğrenme kültürü gelişmiştir. Eğitim sistemleri bireylere fırsat tanıyan ve onları motive eden, herkese açık, iş piyasasını ve toplumu motive edecek ödüllendirici yapıda plânlanmıştır. Beklentilerini kurumsallaştıran çalışma stratejilerine oturtturan, ulusal programı öğrenme, öğretme, değerlendirme metotlarını sağlıklı yapıya ulaştırarak öğretim materyallerini profesyonelce üretme yolunu seçip sınıf ortamında öğrenciye etkileşimli bir yaklaşımla sunan eğitim sistemine sahiptirler.
Geleneksel okul yapısı içinde didaktik öğretimle bireysel ve yaratıcı eğitimin yeterince sağlanamadığı görülmektedir.
Hem Doğu ülkelerinde hem de Batı ülkelerinde, erken çocukluk devresinden başlamak üzere öğrenenlerin istediği gibi kendi değerini, heyecanını veya sorunlarını deneyimleyebileceği bir öğrenme ortamı hazırlanmalıdır. Çocuklar okul öğreniminden ayrılmadan önce “öğrenmeyi öğrenmek” isteğine ve kendini organize edebilme konumuna gelmiş olmalıdırlar. Öğrenmenin özünde yaşam boyu öğrenme yatmaktadır. Trier ve Peschar’e, 1995, göre çapraz programlama da yeterliği sağlayan problem-solving, mukayeseli düşünme, iletişim, demokratik değerler, politik süreçleri anlama, algılama ve kendine güvenmedir.
Pek çok ilkokul öğrencisi, okuma, yazma, aritmetik vb. temel becerileri kazanarak okulda ve sonraki yaşamda başarı sağlamaya çalışır. Ancak, gerçek olan şudur ki; halihazırda bulunan programlara göre daha esnek, bireysel öğrenime yönlendiren, yeni teknolojileri iyi kullanan meslekî-öğretim ile akademik öğrenme arasında eşitliği sağlayan eğitim ve öğretim programlarına ihtiyaç vardır. Birçok ülke meslekî öğretim ile akademik öğretim arasında köprü oluşturmaya çalışmaktadır.
Öğrenme isteğinin sürekliliği eğitim sisteminin fonksiyonunu çeşitlendirme de birleştirici bir rol oynamaktadır.
Eğitim sisteminin sorunları
Ülkelerin okul sistemleri değişik topraklarda yetişmiş olan bireylerini güdülemek için hiçbir örneği bulunamayan bir reform gerçekleştirememiştir. Evrensel olarak böyle bir eğitim sistemi de mevcut değildir. Ancak, OECD ülkeleri çocuklarına gerekli bilgileri verebilmek için radikal bazı değişikliklere gitmelidirler.
Okul sistemleri detaylı ve standartlaşmış öğretim programları, yaşa göre sınıf düzenlemeleri belirlenmiş ve dar çerçeveli ders çizelgeleri, otoriter öğretim tarzı ve belirlenmiş hedeflere yetişmek için yapılan çalışmalardır. Genelde, dünyada “başarılı” kabul edilen eğitim sistemlerinin özü budur.
Ancak, elde edinilen bilgiye göre, dar çerçeveli yeterlilikleri kapsayan programlarla elde edilen becerileri, güdüleme ve kendine güven duyarak yaşam boyu öğrenmenin temeli atılmış olur. Aslında, öğrencilere öğrenme motivasyonunu kazandıracak kişinin öğretmen olduğu düşünülür. Eğer, öğretmen yaşam boyu öğrenmenin gereğine inanıyorsa bunu öğrencisine alışkanlık olarak kazandırabilir. İşe önce öğretmenden başlamak gerekir.
*Douglas Osler, Scotland, eğitimde motivasyonun önemine değinmiş ve bunu şöyle dile getirmiştir; “Öğretmenlerin öğretime çok zaman ayırmaları ve öğrencileriyle yakından ilgilenmeleri lâzımdır. Öğrenme niteliğini artırmada öğretme niteliğini artırma anlamına gelmektedir. Eğer, genç bireylerin öğretmenleriyle iyi iletişim kurmalarını sağlayabilirsek, onların bu işi yapacaklarını, katkıda bulunacaklarına, öğreneceklerine inanabiliriz. Bunu ne ödev, ne de bilgisayar sağlayabilir.”
Öğretmenler, okul ortamında öğrenciyi güdülemek istiyorlarsa onlara öğretmenin dışında zaman ayırmalı ve yaptıklarını sevmeyi ve geliştirmekten zevk almayı öğretmelidirler.
Hükümetlerin, işverenlerin, ailelerin ve toplumun rolü
Eğitim politikalarının oluşturulmasında, uluslar arası ölçütler ve istatistiksel bilgilerin yanı sıra ulusal analizlerin ve koşulların da çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bütün dünyada eğitim açısından ele alınan başat eğilimlerden biri de yaşam boyu öğrenmedir. Bunun anlamı, öğrenmenin belirli zaman dilimlerinde, belirli yıllara belirli kurum ve kuruluşlarla sınırlanmadan beşikten mezara sürekliliğidir.
Ülkelerde eğitim sektörü plânlaması ile enformatik imalat ve enformasyon alt yapısı hizmetlerinde yerel katkı payını artıracak stratejiler bütün-leştirilmelidir.
Yaşam boyu öğrenme gereksiniminde;
• Meslekî çeşitlilik ve gelişim,
• Kişisel gelişim,
• Toplumsal gelişim,
yer almaktadır.
Ülkelerde eğitim seviyesinin, hem nitelik hem de nicelik bakımından düşük seviyede olması başarısızlığı ortadan kaldırma politikalarını oluşturmaya itmiştir. Başarısızlık sonuç olarak değil süreç olarak ele alınmalıdır. Bu açıdan ele alındığında eğitim programları ve öğretim stratejileri belirlenirken bireysel gelişim özellikleri, zekâ ve ilgiler dikkate alınarak öğrenme-öğretme ortamlarının çeşitlenmesi gereği ortaya çıkmaktadır.
Yaşam boyu öğrenmede klâsik senkron -yüz yüze- öğrenimin yanında -asenkron-sanal ortam- öğrenim de yer almaktadır.
Politikacılar, okulu bırakanların sayısının artışından, başarısızlıktan yakınır, bunların nasıl bertaraf edileceği konusunda bir yargıya varırlar. *Truants’a (OECD) göre okulu bırakanlar genelde öğretmenlerini suçlarlar. Yapılan araştırmalarda, ülke ekonomik politikasının, dar gelirli vatandaşı daha az başarılı olmaya ittiği görülmüştür.
Hükümetler, eğitimde fırsat eşitliğini tam olarak sağlayamamaktadırlar. Farklı toplum katmanlarında çeşitli gelir gruplarından gelen öğrenciler için eşit eğitim olanaklarının sağlanması gerekmektedir. Bu ise okul sistemi içinde daha uzun sürede kazanılacak becerilere olanak vererek yapılan çalışmaları daha anlamlı kılmakla mümkün olmaktadır.
Ailelerin ve işverenlerin çoğu toplumun gereksinim duyduğu, çocukların yürekten istediği eğitimin verilmesinin yanı sıra yatay ve dikey geçişlere imkân tanıyan bir belgeye sahip olmak istemektedirler. Bunun için eğitim sistemi içinde reformist yapılandırmaya ihtiyaç vardır.
Eğitim politikası oluşturulurken, okul sistemlerinin yeniden yapılandırılmasının yanında kaliteli öğrenime, iyi öğretmenle “stick-shift” toplumun değişen ihtiyaçlarına ayak uydurabilen öğretim programlarının hazırlanması gerekmektedir. Hükümetler, toplum ve işverenler halkı yeniden öğrenmeye teşvik etmeli ve bariyerleri yıkmalıdırlar. En önemli sorun belki de “Öğrenme isteğinin kaybı ve umutsuzluktur.”
Yunan filozofu Sokrates “Eğitim, bir ebe rolünü üstlenerek kişideki gizli düşünceleri bilinç hâline dönüştürmektir.” demiştir.
Yaşam boyu öğrenimle her toplum öğretmenlerinin de yardımıyla bireylerin toplum yaşamına katkısını sürekli yapmak durumundadır. Bu da Anatolé France’ın dediği gibi “Genç beyinlerde var olan merak ve araştırma güdüsünü harekete geçirerek onları hem bugün hem de yarın için hazırlamaktır.” Öğrenimde zaman ve mekân kavramı yoktur. Öğrenmek ve bilgiyi kullanmak önemlidir.
Kaynakça
A Memorandum onLifelong Learning, Brussel, 30.10.2000, Seç (2000) 1832.
8. Beş yıllık kalkınma plânı
İnterpro, Bt haber, haftalık Bilişim Teknolojileri Gazetesi
Yetişkin Eğitimi Yirmi Birinci Asrı Açan Anahtar Dokuman, Unesco Toplantısı, Hamburg 1997
What Works in Innovation in Education, Motivating Students for Lifelong Learning, OECD Centre for Educational Research and Innovation (ÇERİ), 2000.

* İngilizce Dili Uzmanı. Millî Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü.
* What Works in Innovation in Education CERI document, OECD 2000 P.17.
* İnterpro, Bt haber, haftalık Bilişim Teknolojileri Gazetesi.
* Prof. Frank Coffield-Newcastle university in England, debate with Edgar Faure-French prime minister.
* Motivating students for Lifelong Learning, OECD 2000, P.18.
* (Times Educational Supplement, May 28, 1999).



Çukurova Üniversitesi
YAŞAM BOYU ÖĞRENME PROGRAMI
Çukurova Üniversitesi için öğrenmenin yaşı yoktur. Öğrenme fırsatları, temelde, bütün vatandaşlar için mevcut olmalıdır ve onların hepsinin izleyebildiği, yaşamlarının her döneminde ihtiyaçlarına ve ilgilerine uyan, kendilerine uygun olan öğrenme yolları biçiminde sunulabilmelidir. Bu amaçla üniversitemiz yaygın eğitime açıktır (açık eğitim) ve esnektir; böylece fırsatların gerçekten öğrenenin veya öğrenmeye istekli potansiyel kişinin ihtiyaçlarına ve maksadına uygun hale gelebileceğine inanmaktadır.
Çukurova Üniversitesi Yaşam Boyu Öğrenme Programı içerisinde, gereksinimlerin neler olabileceği düşünülerek belirlenen değişik konularda, temel bir dağılım esas alınarak , hem ayrı ayrı kişiler, hem de kurum ve kuruluşlar için ilginç, temel bilgiyi güncelleştiren ve yetenekleri geliştiren faydalı kurslar verilir. Bunları yaparken Çukurova Üniversitesi, çağın gerekleriyle toplumun ihtiyaç ve koşullarını bütünleştirir, teori ile uygulamayı birleştirir ve katılımcılarına yaşama geçirilebilir bilgi ve beceri kazandırır. Bu hizmetleri verirken Çukurova Üniversitesi, uzman olduğu konulara öncelik verir, Çukurova Üniversitesi’nin etik kurallarına bağlı kalır ve Çukurova Üniversitesi kalite ve standartlarını korur.
Yaşam Boyu Öğrenme Programıyla Çukurova Üniversitesi, bölgedeki yetişkin eğitiminin en büyük tedarikçisi olmayı hedeflemekte olup istekler ve ihtiyaçlar doğrultusunda her yıl, değişik disiplinlerle ilgili olarak yeni kurslar açabilir ve mevcut kursları gelen talebe göre değiştirir ve/veya geliştirebilir. Bu kurslar, sadece zevk için alınabileceği gibi, kurslar sonucunda alınacak sertifika, kariyer geliştirmeye yardımcı olması amacıyla veya yüksek eğitim için bir adım taşı olarak kullanılabilir.
Web sitemizde gördüğünüz kursların bütünü süreklilik arzetmektedir. Yıl(lar) içerisinde, değişik tarihlerde, isteğe bağlı olarak birçok kez açılması planlanmaktadır. Yeterli katılım sağlandığı takdirde başlatılacak biçimde düzenlen kurslarımız, yeterli katılımın sağlanamadığı durumlarda ileriki bir tarihe ertelenmektedir. Kurslarımızdan birine veya birkaçına ilgi duyan ve katılmak isteyen potansiyel kursiyerlerimiz, lütfen, ilgili öğretim üyesiyle irtibata geçiniz ve kursunuzun açılması için olan talebinizi tekrarlayınız, sizin için uygun olabilecek kurs tarihlerini not ettiriniz. Olanaklar çerçevesinde kendi grubunuzu oluşturarak, kurslarımıza grup olarak başvuru yapmanız kursun açılmasını kesinleştirecektir.
İlgilendiğiniz ve web sitemizde mevcut olmayan yeni konuların, Çukurova ÜniversitesiYaşam Boyu Öğrenme Öğrenme Programı içerisinde yer alması isteği ve mevcut kurslarımızın içeriklerine ilave olarak tarafınızdan gelecek talepler Öğretim Üyeleri/Görevlileri tarafından memnuniyetle karşılanacaktır.


YAŞAMBOYU ÖĞRENME - 90’lı YILLARDA NE GİBİ DEĞİŞİMLER OLDU

Farklı bağlamlarda yaşam boyu öğrenme.

Yaşam boyu öğrenmenin terminolojisi ve tanımı çeşitli sistemler içinde ve etkilerle değişmelere uğramıştır. İçeriği 1970’li yılların başında UNESCO ve OECD’ den güç alarak genişlemiştir. 1990’larda içeriği daha da geliştirmek için uluslar arası kuruluşlar, özellikle de OECD ve Avrupa Komisyonu yaşam boyu öğrenmenin içeriği gelişmelerinden etkilenen stratejilerini tartıştılar. Haziran 1999 Avrupa konseyinde yaşam boyu öğrenim için bilgi, beceri ve yeterliği artırma ile ilgili beş anlamlı aktif öğrenme aktivitesi belirlendi.

Genelde eğitimlerinde ileri seviyede başarıyı yakalamış olan ülkeler yaşam boyu öğrenmede hem yaygın hem örgün eğitim ve öğretimlerinde en hızlı ve etkili stratejiler geliştirdiler.İsveç eğitim ve öğretime bütüncü yaklaşım içinde olmuş, Japonya yaşam boyu öğrenmeyi geliştirmek için çok sayıda yayın yapmış örneğin: iyi uygulamalar ile ilgili.

Yaşam boyu öğrenmenin iki safhası

Uzun dönem modern yaşam boyu öğrenmede politikalar iki aşamada başarılı olmak zorundadır.Birincisi normal örgün eğitim içinde öğrenimlerini devam ettirenlerin dersten sonra arta kalan vakitlerinde motivasyon,ikincisi ise yetişkinlerin ihtiyaçlarına göre eğitim almalarıdır. İkincisi ,yetişkinlerin yaşantılarında ihtiyaçları olan eğitimi almalarıdır. Konseptin bu ikilemi, yetişkin eğitimi için sunulan mevcut yada sürekli öğrenimin üzerinde bugüne kadar yoğunlaşan, evrimin değişkenlerinden biridir .
VET sistemlerindeki reformlar genç insanlara gelecekteki yaşantılarında, işlerinde ve öğrenimlerinde gerekebilecek temel vasıfları sağlar. Değişim, sistemleri gençlere fırsat vermeyi esnek kılmada yer almaktadır. Bazıları şunları içerir .Daha modern iş ve topluluk için gerekli beceriler, eğitimle ilişkili işler vs.

Devamlı mesleki eğitim
Mevcut devam eden eğitimin ve öğretimin ihtiyaçları Danimarka nın girişimleriyle ortaya çıkarılmıştır. Entegre CTV dağıtımıyla ve girişimcilerle işçilere ilgilendikleri alanlarda devamlı eğitim imkanları sağlanmıştır. Girişimciler yaşam boyu öğrenimin itici gücü olarak ortaya çıkmaktadırlar. İşletmelerde yaşam boyu öğrenim ve insan kaynaklarının geliştirilmesini inceleyen AB finansmanlarıyla yürütülen proje örnekleri vardır. Küçük ve büyük ölçekli kuruluşların işçileri için network seçmeleri mümkündür.Ulusal seviyede merkeziyetçi olmayan eğilimlerin gelişmeleri ile, bölgesel ve mahalli olanlar öğrenmede daha önemli unsurlar haline gelmektedirler.Avrupa öğrenim şerhleri Edinburg ve Goteborg gibi öğrenenleri global düşünüp bölgesel harekete teşvik eder.

Yüksek öğrenim
Eskiden yükseköğrenimin yaşam boyu öğrenime katkı açısında eğitim ve öğretimin diğer sektörlerinden geride kaldığı sanılırdı. Ancak yüksek öğrenim birçok kişi için yaşam boyu öğrenimin bir parçası olacağı kabul edilecektir.Şu anda daha çok akademik kariyer yapanlar için. Yeni tip üniversiteler, gayri resmi ve birleştirilmiş gibi üniversiteler yaşam boyu öğrenenlere esneklik ve fırsatlar sunarlar. Yüksek öğrenimdeki , lise üstü ve mesleki okullardaki eğitim başarısı , kredi transfer sistemi gibi açıkça dile getirildi.Ancak bu çalışmalarda yavaş ilerleme kaydedildiğinden İngiltere, Fransa , Finlandiya gibi ülkeler denklik sistemlerini geliştirdiler.

Öğretmen ve eğiticiler
Öğretmen ve eğiticilerin eğitimde kaliteyi sağlamalarında OECD ve UNESCO’ nun etkisi oldu. Mesleki eğitim ve öğretim alanında araştırmalar sürmekte fakat halen yetişkin eğitimcilerin ve eğiticilerin eğitimi yeterli değildir.Öncelikli hizmet içi öğretmen eğitimini ulusal stratejiler sıralarken, okullar öğretmenin rehber ve kolaylaştırıcı olduğu felsefesinden uzaktırlar.Toplumda okul ve öğretmenin daha geniş rolleri daha yeni belirlenmiştir.Duygusal bir tutum içinde bir çok okul ve bilhassa yüksek öğrenim yaşam boyu öğrenim süreçlerine engel olmaktalar. Bölgesel gelişimlerin nasıl olacağını izleme ilginç olacaktır.

Hedef gruplar
Yetişkinlere gelince, çalışma ve öğrenim toplumunda kendilerine sağlanan öğrenime ara vermiş olanlar için iyileştirici önlemler alınarak teşvike devam edilmelidir.Bununla birlikte ,işsiz yetişkinlere ilerde ilerletmeleri düşünülmese bile çabuk kullanımda ihtiyaç duydukları beceriler ve vasıflar verilebilir.Bunlar için çalışmada dağıtım çok düzensiz olmuştur.İyi eğitimlilerin eğitimle ilgili daha fazla iş edinmelerinin uygun olduğu durumlarda politikaların yenilenmesi gerekmektedir.
Buda az eğitimlilerin işsiz kalması demek olabilmektedir. Daha yaşlı çalışanlar ın sürekli eğitime katılmaları daha düşüktür. Avrupa nın yaşlı nüfusunu öğrenmeye yönlendirmeye ihtiyacı vardır
.
Yaklaşım gerçekten değiştimi.
Cevabımız evettir.Doksanlı yılların sonunda kapsamlı bir yaşamboyu öğrenme ile ilgilendik, oysa birkaç yıl önce yetişkin ve mesleki kapsamda eğitim ayrıntılarına indik , bunların ayrıntıları üzerinde durduk, ve hala da bu konuda çalışmalara devam etmekteyiz. Öğrenimde bütüncü yaklaşım da gerçekçi ve ciddi adılar atıldı. Örneğin İsveç bu konuda eğitim ve öğretim sisteminin temelini oluşturan önemli gelişmeler katetti,Araştırmalar diğer taraftan da problem tanımları ile ilgili olarak devam etti.Daha global araştırmalar’ aihtiyaç duyuldu ve hayatın bölünmez bütünlüğü içinde öğrenimin aşamaları hakkında nasıl bir organize yapılması gerektiği tartışıldı ve araştırıldı.Yeni yapının oluşturulması ve roller konusnda araştırmalar yapıldı.Çalışma çevremizde hızla değişiklikler olması için gerekli politikalın yapılması ertelenemezdi. Bu yüzden politika yapıcılar komisyonlar oluşturdular ve pilot çalışmalar geliştirdiler .Araştırmalar alternatiflere açık olmalıydı.





SONUÇ
Sonuçta, yeni oluşan kapsamda yaşam boyu öğrenimiz geç nüfusa olduğu kadar yetişkin nüfusa da eşit oranda iletilmesi yer aldı.eğitimleri çok ileri ve yaşam boyu öğrenmeyi de iyi uygulayan ülkelerde kalite sistemi yakalanmıştır.Sorumluluklar paydaşlar arsında dağıtılmıştır, bunlar hükümet, ticari birlikler, işverenler , topluluklar ve kişilerdir. Paydaşlar görevlerini halen yeterli bir şekilde yapmaktalar. Hükümetler var olan konuları yerine getirmede yavaştırlar, şartları avantajsız gruplara yetersizdir.Toplam işveren vaat genişliği bilinmiyor fakat yapıda olan değişmede öğrenim girişimleri gözle görülür.Ticari kuruluşlar artık işçilerinin öğrenim görmelerini desteklemekteler.Yeni tip sosyal ortaklık ve net çalışmaları tam anlamıyla işe yavaş başlamışlardır.