29 Nisan 2009 Çarşamba

YANSITICI DÜŞÜNCE

Yansıtıcı Düşünme
22/3/2009 ·
Yansıtıcı düşünme hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin, öğrenme süreçlerinin vazgeçilmez bir unsurudur. Yansıtıcı düşünme; hipotezler oluşturma, hipotezler üzerinde çalışma ve test etme, tümevarım yoluyla veri toplama ve tümdengelimci yaklaşımla sonuçlara ulaşmayı içeren bir üst düzey düşünme becerisidir (Bigge ve Shermis, 1999).
Yansıtıcı düşünme problemlere gerçek çözüm bulurken ve sağlıklı kararlar verirken bireye yardımcı olur. Öğrencilerin zihni yaşantılar yoluyla zenginleşirse üst düzeyde (analiz, sentez, değerlendirme) düşünceye erişmesi kolaylaşacaktır. Bireyin yaşantılar yoluyla algılama düzeyi artacağı için problemlerin daha kolay ve iyi algılanmasını sağlayarak verimli çözümler üretmesine katkıda bulunacaktır. Bu çalışmalarda başarılı olması için bireyin üst düzeyde düşünme kültürüne erişmiş olması gerekmektedir. Buda ancak yansıtıcı düşünme yaklaşımıyla olmaktadır.
Yansıtma (yansıtıcı öğretim, yansıtıcı araştırma, uygulama üzerine yansıtma) bugün eğitimde en önemli kavramlardan biridir. Temel olarak yansıtma kavramı eğitimin konularını derinlemesine açıklamak ve bunlara yön vermek amacıyla Dewey tarafından 1933’de açıklanmış olup uygulayıcıların pratik sorunlarıyla ilgilenen, bunlara uygun ve gerçekçi çözümler üretmeye çalışan etkin, amaçlı ve istikrarlı düşünme süreci anlamına gelmektedir. Yansıtıcı düşünme sonsuza kadar değişmeyi ve gelişmeyi kapsar. Yansıtıcı düşünme bireyin yaşamı boyunca nasıl değişecegini düşünmenin bir yoludur (Akt: Grossman ve Williston, 2001).
Yansıtıcı Düşünme-2
23/3/2009 ·
Yansıtıcı düşünmeyi geliştirici yaklaşımlar ile öğretmen; öğrencinin öğrenme gereksinimine, ilgilerine, yeteneklerine ve tutumlarına ilişkin bilgi edinebilir, öğrencinin kendi hedeflerini belirlemesini sağlayabilir, öğrenciye uygun öğrenme materyalleri sunabilir ve öğrenciyi öğrenme sürecinin karar alma boyutuna katarak kendine güven duymasını sağlayabilir. Buna göre yansıtıcı düşünme, bireyin öğretme ya da öğrenme yöntemi ve düzeyine ilişkin olumsuz ve olumlu durumları ortaya çıkarmasını ve sorunları çözmeye yönelik düşünmesini gerektirir (Ünver, 2003).
Dewey (1933) yansıtıcı düşünmede zihin karışıklığı (şüphe durumu) ve şüpheyi ortadan kaldırmak için yapılan araştırmanın önemi üzerinde durur. Şüphe durumunun araştırmayı devam ettirmek için korunması gerektiğini belirtmiştir. Ünver (2003)’e göre ise eğitim ortamında öğrencinin öğreneceği bilgi üzerinde düşünmesi ve bu bilgiye ulaşmak için araştırma yapması gereklidir. Bu nedenle öğrenme ortamında yansıtıcı düşünme yaklaşımlarını kullanmanın önemi büyüktür. Bunlar; gösteri, tartışma, rol yapma, proje, bağımsız çalışma, soru cevap, problem çözme v.b. olabilir.
Tek bir yöntem ders konularının tamamı için uygun olmayabilir. Önemli olan hangi konuda hangi yöntemin verimli olabileceğine karar vermek ve kararın geçerliliğini ölçmek için değerlendirme yapmaktır. Tüm bu süreci değerlendirmeyi sağlayan olumlu, olumsuz yönleri ortaya koyan, süreci değerlendiren, yöntemi değiştirmeye karar veren düşünme biçimi yine yansıtıcı düşünmedir. Tüm bu becerilere sahip olmak için eğitim yansıtıcı düşünmeyi geliştirici felsefelerden yeniden yapılandırmacılığa dayandırılmalı ve kazanılması uzun zaman alan yansıtıcı düşünme becerisi ilköğretimin ilk yıllarından itibaren öğrencilere kazandırılmaya çalışılmalıdır.
Yansıtıcı düşünmenin felsefi temeli Dewey (1933) tarafından oluşturulurken, uygulama açısından ise en çok Schon (1983) ve Kolb’un (1984) çalışmalarının katkı sağladığını görebiliriz. Yansıtıcı düşünme, birinin deneyimlerinin yansıtılmasına dayandığı için Kolb‘un deneyimsel öğrenme teorisiyle de açıklanabilir. Yaşantısal öğrenmenin temeli oluşturulurken pragmatizmin öncüsü John Dewey’den etkilenilmiştir (Peker, 2003). Kolb’a göre (1984) yansıtıcı gözlem, kişinin somut durumları pek çok açıdan gözden geçirerek ve nesnel yargılarda bulunarak ilişkileri anlamlı bir şekilde organize etmesini sağlayan bir öğrenme biçimidir. Schon’e göre (1983) yansıtıcı düşünme bilinenin ötesine gitmeyi ve öğrencilerin teorik formüller öğrenmelerinden çok öğrenme deneyimlerinin artmasını sağlar. Schon (1983) iki çeşit bilgi olduğunu belirtmektedir. Bunlardan birincisi hazır sunulan bilgi, ikincisi ise yansıma ve hareket arasındaki deneyimlerden alınan bilgidir. Bununla paralel olarak “süreç içinde yansıtma” ve “süreç sonrası yansıtma” yapan öğretmen ve öğrencinin bir şeyi yaparken gerçekte neyi yaptığını düşünmesi ve yaptıkları işi ona göre tekrar gözden geçirmesini gerektirir. Böylece öğrenciler ders sırasında neyi niçin öğreneceklerini sorgulayarak öğrenme sürecinde bilinçli ve etkin olabilirler. Süreç içinde yansıtma ise öğretmenlerin ve öğrencilerin sınıftan çıktıktan sonra ne yaptıklarını dikkatli bir şekilde gözden geçirmesiyle ilgilidir.
Öztürk’e göre (2003) yansıtıcı düşünme, problemi saptamak ve farklı açılardan bu probleme bakmayı gerektirir. Oruç (2000) yansıtıcı düşünmenin, öğretmenlerin iş doyumlarını arttıran ve bu yolla daha olumlu tutumlar içerisine girmelerini sağlayan ve mesleki uzmanlıklarını geliştiren bir yöntem olduğunu ifade etmiştir.
Demirel’e göre (2003) yansıtıcı düşünmeyi hayata aktarabilmek için öncelikle temel düşünme becerilerine ve destekleyici bir ortama ihtiyaç vardır. Bu nedenle öğretmenler bu becerileri sınıf ortamında kullanabilmek için bazı destekleyici stratejilere yer vermelidirler. Saban’a göre (2004) düşünme becerilerini öğrencilere kazandırmak için sorgulama, soru sorma, özet yazma, seçenek çizelgesi hazırlama, karşılastırma yapma gibi düşünmeyi geliştirici stratejilere yer verilmelidir. Yansıtıcı düşünme içerisinde yer alan iki kolonlu yazılarla öğrencilere öğrendiklerini özetlemelerinin istenmesi, diğer taraftan da değerlendirme yaptırılması öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirebilir.