22 Nisan 2009 Çarşamba

BEYİN TEMELLİ ÖĞRENME

BEYİN TEMELLİ ÖĞRENME

M.c Lean’ın Evrensel gelişim kuramına göre beyin üç bölümden oluşur.

1.Sürüngen Sistem(reptilian) R-Kompleks
2.Limbik Sistem(insani sistemlerin ilki)
3.Neokorteks(düşünen beyin)

ÜÇLÜ BEYİN
1.R-Kompleks:Büyük ölçüde beyin sapında.Atalarımızdan kalan beyin,yaşamın sürdürülmesiyle görevli.
2.Limbik sistem:Duyu denetimi,bellek,organizasyon,koku
3.Neokorteks:Duyusal verilerin işlemi,dil,soyut düşünce,yaratıcılık,planlama,karmaşık sorunların çözümü.
Prefrontal korteks(neokorteksin uzantısı):Gelecek umudu,empati,sevecenlik gibi duygular bulunur.

ÖĞRETİMDE ÜÇ BEYNİN ÖNEMİ
Korku ve kaygı halinde,davranış neokorteksten aşağıya doğru limbik sistem ve R-Kompleksin emrine girer ve kişi ilkel davranışlarda bulunur.Öğrenme için kaygının düşük olması gerekir.
Eğitimciler rahatlama ve rahatlatma tekniklerini bilmeli,düşük kaygı ve üst düzeyde isteğin hakim olduğu bir sınıf oluşturmalı ve orkestra şefi gibi durumu yönetmelidir.

Amaç
Davranışçı modelden uzak,sorgulamaya açık bir eğitimdir.
Böyle bir eğitimin gerçekleşmesi için Beyin Temelli Öğrenmenin 12 ilkesi göz önüne alınmalıdır.

BEYİN TEMELLİ (NÖRO-FİZYOLOJİK) ÖĞRENME KURALLARI


Öğrenmeyi insan beynindeki hücreler(nöronlar)arasındaki sinaps bağlara göre açıklayan ve öğrenme sürecini beyin temelli olarak ele alan bir yaklaşımdır.Buna göre herhangi bir konuda beyinde meydanda gelen öğrenmede nöronlar arasında kurulan sinaps bağların etkisi ve gücü önemlidir.
Davranışçılık akımının öğrenmeyi açıklamada yetersiz kalması,okulların nitelikli insan yetiştirme gereksinimlerini karşılamada yetersiz kalması,eğitim araştırmalarının tek boyutlu ve yetersiz olduğunu savunan Caine Beyin Temelli Öğrenmeyi ortaya atarak eğitim alanında yapılan bilimsel çalışmalara yeni bir boyut kazandırmıştır.Beyin Temelli Öğrenmenin temel amacı,beynin temel kurallarını açıklamak ve öğretme süreçlerinin en iyi nasıl kullanılacağı ve bunun koşullarının neler olduğu üzerine odaklaşmaktadır.
Beyin Temelli Öğrenmenin açıklamaları ve eğitime getirdiği yeni bakış açısına göre;öğrencilerin öğrendikleri;diğer bildikleriyle ilişkilendirilmelidir.Bu,insanlardaki doğal olarak var olan yaşantılardan öğrenme yeteneğine de uygundur.Öğrencilere bütün sistemleri ve doğal meraklarını katabilecekleri fiziksel harekete uygun,sosyal etkileşime,uygulamaya,dili ve yaratıcılıklarını kullanmaya elverişli yaşantılar sunulmasını önermektedir.Beyin Temelli Öğrenmenin 12 temel prensibi üzerinde durulmaktadır.Bunlar:



BEYİN PARALEL BİR İŞLEMCİDİR:

İnsan beyni genellikle birçok işi birden yürütür.Duygu,düşünce,hayal ve yönelimler aynı anda birlikte işlemektedir.Bütün bunlar,bilgi işlemenin aşamalarıyla ve sosyokültürel bilginin artışıyla da etkileşim halindedir.
Eğitim açısından doğurguları:İyi bir öğretim,beyinin tüm yönleriyle işleyişini sağlayan öğrenciyi tecrübelerini,bir orkestra gibi yönlendirildiği öğretimdir.

2. ÖĞRENME TÜM FİZYOLOJİYLE İLGİLİDİR:

Beyin doğal kurallara göre işleyen fizyolojik bir organdır.Bu nedenle öğrenmede fizyolojik bir olaydır.Öğrenme de nefes alıp verme gibi doğal olup kolaylaştırılabilir.Yada engellenebilir.Sinirlerin büyümesi,beslenme ve etkileşimin,algılama ve yaşantıların değerlendirilmesiyle sıkı ilişki vardır.
Eğitim açısından doğurguları:Fizyolojik fonksiyonlarımızı etkileyen her şey öğrenme yeteneğimizi de etkiler.Sitres yönetimi,beslenme,egzersiz ve rahatlık,sağlıklı olmanın tüm diğer öğeleri gibi her yönden öğrenme süreciyle ilişkilendirmek zorundadır.Alışkanlık ve inançlarda fizyolojik yönden etkilidir.Bunların yanında öğrenme,zamanlama bireysel özellikler,belirli aralıklarla tekrar eden olaylardan ve özel dönemlerden de etkilenir.

3.ANLAM ARAYIŞI İÇSELDİR:

Anlamlandırma(tecrübelerimize anlam verme) ve bunun sonucuna uygun hareket etme gereksinimi kendiliğindendir.Anlamların araştırılması insan beyni için temel ve yaşamsal bir olgudur.Anlamlandırma önlenemez,ancak yönlendirilir,odaklandırılabilir.
Eğitim açısından dolguları:Derslerin genel olarak heyecan verici ve anlamlı olması,çocuklara geniş seçme olanağı sağlar.Öğrenmeler,yaşamı yansıttığı oranda anlamlı olacaktır.

4.ANLAM ARAYIŞI ÖRÜNTÜLEMEYLE OLUŞUR:

Örüntüleme bilintinin anlamlı organizasyonu ve sınıflandırılmasına işaret eder.Bir bakıma beyin,kendisine ait bu örüntüler oluşurken onları sezip anlamaya çalışan ve bu özgün ve yaratıcı yapılara anlam veren bir sanatkar bir bilgin gibidir.Beyin kendine empoze edilen anlamsı görüntüleri reddeder. “Anlamsız” örüntüler,öğrenci için bir mana ifade etmeyen yalıtılmış bilinti parcacıklarıdır.
Eğitim açısından doğurguları:Öğrenenler şu veya bu biçimde her zaman örüntülüyor,ya da algılıyor ve anlamlar yaratıyorlar.Onları durduramayız,ama yönlerini etkileyebiliriz.Hayal kurma eleştirel düşünme ve problem çözme gibi bir örüntüleme yoludur.

5.ÖRÜNTÜLEMEDE DUYGULAR ÇOK ÖNEMLİDİR

Öğrenme kolaylıkla olmaz.Öğrendiklerimiz;ümit,bireysel beklentilerimizle,yanlılık,özsaygı düzeyi ve sosyal etkinliklerimize dayalı duygu ve düşüncelerimizle etkilenip düzenlenmektedir.Duygular ve biliş birbirinden ayrılamaz.Duygularda bilginin depolanıp hatırlanmasını kolaylaştırdığından bellek için çok önemlidir.Örneğin bir hayat tecrübesi veya dersin duyuşsal etkisi yaşanılan olaydan çok sonradan sürebilir.
Eğitim açısından doğurguları:Öğretmenler,öğrencilerin duygu ve tutumlarının dikkate alınmasını gerektiğini ve bunların sonraki öğrenmeleri belirleyeceğini bilmelidirler.Bilişsel ve duyuşsal öğelerin ayrılmasının olanaksızlığı nedeniyle,duyuşsal iletişim stratejileri de kullanılmalıdır.

6.BEYİN PARÇALARI VE BÜTÜNLERİ AYNI ZAMANDA İŞLER

Sağlıklı bir bireyin beyni ister kelimelerle,ister matematik,müzik veya sanatla uğraşıyor olsun beynin her iki yarım küresi arasında sıkı bir iletişim vardır.Beyinde bilintinin organizasyonu için iki ayrı,fakat eş zamanlı bir eğilim bulunur ve bunlardan birisi bilintiyi parçalara ayırırken diğeri de bilintiyi bir bütün veya bütünün serisi olarak algılayıp değerlendirmektedir.
Eğitim açısından doğurguları:Bilginin gerek parçaları gerekse bütünü ihmal edildiğinde birey öğrenmede aşırı güçlükle karşılaşmaktadır.Parçalar ve bütün,kuramsal olarak karşılıklı etkileşim içindedir.Birbirinden anlam çıkarır ve paylaşırlar.

7.ÖĞRENME HEM ÇEVRESEL HEM DE ODAKLANMIŞ DİKKATİ GEREKTİRİRİR.

Beyin doğrudan farkında olduğu,dikkat ettiği bilintiyi içerir;ancak,dikkatinin ötesinde kalan bilinti ve işaretleride içerir.Bunlar,bir sınıftaki ilgi çekici olmayan gri duvarlar gibi birilerin “bakıp da göremedi” uyaranlar olabilir.Bu tür dışsal uyaranlara,görüş alanında olup da bilinçli olarak dikkat edilmeyen belli belirsiz işaretlerde dahildir.Örneğin bir gülümsemenin anlamı veya vücudun durumundaki hafif bir değişme gibi.
Örneğin,kapının hafifçe tıklatılması dikkat çeker ve bu ses öğrencilerin hem önceki bilgi ve yaşantılarının bir çoğuna,hem de şuanda ne olup bittiğine dair delillere uygun olarak,olası anlamları için işleme tabi tutulur.bu yüzden çevresel bilinti,öğrenmeyi desteklemek için amaçlı olarak organize edilebilir.
Eğitim açısından doğurguları:Öğretmenler öğrencilerin dikkatleri dışında kalabilecek materyali organize edebilir.Ve de etmek zorundadır.Bu materyalin geleneksel olanları gürültü,sıcaklık durumu ve benzerleridir.Çevresel uyaranlarda tablo,resim,desen setleri ile büyük eserler dahil olmak üzere sanatı kapsar.
Öğütlediğimiz şeyi yaşamamız örneğin sevecen görünme yerine gerçekten bu duyguyu yaşamamız çok önemlidir.

8.ÖĞRENME HER ZAMAN BİLİNÇLİ VE BİLİNÇ DIŞI SÜREÇLERİ İÇERİR.

Öğrendiklerimiz,bilinçli olarak anladıklarımızdan her zaman daha çoktur. “Bilinç düzeyimizin altında pek çok bilinç dışı sürecin işleyip durmakta olduğu anlaşılmaktadır.”Çevresel olarak algılanan pek çok işaret,bireyin özel dikkat ve etkileşimin olmaksızın bilinç altı düzeyde beyne ulaşmaktadır. “Daha sonra bu bilinti biraz gecikmeyle meydana çıkmakta veya güdü ve kararları etkilemektedir.”Böylece tecrübelerimiz oluşur ve hem bu tecrübeleri hemde bize söylenenleri hatırlarız.Örneğin bir öğrenci makamına uygun şarkı söylemeyi öğrenirken aynı zamanda şarkı söylemekten nefret etmeyi de öğrenebilir.
Eğitim açısından doğurguları:Öğrenciler uygun işlemlerle tecrübe edinmedikleri için çoğu öğrenme çabaları boşa gider.Aktif işleme,öğrencilere,neyi nasıl öğrendiklerini gözden geçirme fırsatı verir ve böylelikle,öğrenmenin ve bireysel amaçları sorumluluğunu üstlenmeye başlarlar.Aktif süreç,kısmen yansıtma ve biliş ötesi etkinliklere işaret eder.



9.EN AZ İKİ FARKLI TÜRDE BELLEĞİMİZ VARDIR:

A-UZAMSAL BELLEK SİSTEMİ

B-MEKANİK ÖĞRENME SİSTEMLER DİZİSİ
Yeniden gözden geçirmeyi gerektirmeyen ve yaşantıların kısa süreli bellenmesine olanak veren doğal bir uzamsal bellek sistemimiz vardır.Dün akşamki yemekte ne yediğimizi hatırlanması ezberleme tekniğini gerektirmez.En azından yaşantılarımızın normal üç boyutlu ortamda algılanması için yapılandırılmış bir bellek sistemimiz mevcuttur.Bu sistem sürekli çalışır ve kolay kolay sınırlandırılamaz.Zaman içinde,zihnen sahip olduğumuz madde,kategori süreçler gelişirken o da zenginleşir.
Uzamsal belleğin karşıtı olan bellek,bağlantısız enformasyonu göreceli olarak depolamak üzere yapılandırılmış bir sistem setidir.Anlamsız hecelerle ilgili durum istisna bir durumdur. Bilinti ve beceriler,Önceki bilgi ve güncel yaşantıdan uzaklaşıldığı oranda otomatik belleğe ve tekrara bağlı kalır.
Eğitim açısından doğurguları:Eğitimciler ezber ağırlıklı öğretimde ustadır.Genelde ise ezbere dayandırılan öğretim,öğrenmede transferin kolaylaştırmaz ve anlamanın gelişimini engellemesi mümkündür.

10.OLGUN VE BECERİLEN DOĞAL UZAMSAL BELLEKTE YAPILANDIRILDIĞI ZAMAN EN İYİ ŞEKİLDE ANLAR VE HATIRLARIZ


Kelime dağarcığı ve gramer dahil ana dilimiz etkileşimli yaşantılar yoluyla öğrenilir.Dili,iç süreçler ve sosyal etkileşim birlikte şekillendirilir.Dil öğrenme sürecinin olağan yaşantılara adaptasyonu,belirli şeylere nasıl anlam verildiğini örneğini oluşturur.
Eğitim açısından doğurguları:Genellikle uzamsal bellekten,bazı kültürlerde çok değer verilen yaşantısal öğrenme yoluyla yaralanılmaktadır.

11.ÖĞRENME ZORLANMA İLE ZENGİNLEŞİR,TEHDİT İLE ENGELLENİR.

Beynin,bir korku karşısında performansı düşer,uygun bir düzeyde zorlandığında ise üst düzeyde öğrenir.Performans düşüşünün temel özelliği çaresizlik duygusudur.Beynimizin bazı bölümleri,korku içindeyken kapasitelerinin altında iş görürler.
Eğitim açısından doğurguları:Öğretmen ve yöneticilerin,öğrencide rahat bir uyanıklık durumu yaratmaları gerekmektedir.Bu durum,alt düzeyde bir korku ve üst düzeyde bir zorlama atmosferi içinde genel bir ferahlık oluşturur.

12.HER BEYİN KENDİNE ÖZGÜDÜR.

Duyularımız ve temel duygularımız dahil hepimiz aynı sistemlere sahip olsak da her beyin farklı bir şekilde bütünleşmiştir.Bunun yanında öğrenme,fiilen beynin yapısını değiştirdiğinden,daha çok öğrenme daha çok kendine özgü olmalıdır.
Eğitim açısından doğurguları:Öğretim,tüm öğrencilerin görsel,işitsel,dokunsal ve duyuşsal tercihlerini sergilemelerini olanak vermek için çok yönlü olmak zorundadır.Diğer bireysel farklarda göz önünde bulundurulmak zorundadır.





NOT:
· “Beyne dayalı öğrenme,izlenecek bir reçete sunmaz.Ancak karar vermemizde
beynin doğasını göz önünde bulundurmamızı söyler.Beyin hakkında bildiklerimizi kullanarak daha iyi kararlar verebiliriz.Daha çok öğrenime erişebiliriz.”Kısaca,beyin temelli öğrenmeyi doğru kullanırsak en iyi sonuçlara ulaşırız.